Ana içeriğe atla
KİTAP ÖNERİSİ:SULTANMURAT-----CENGİZ AYTMATOV

Sultanmurat”ta savaşın cephe gerisi anlatılır. Çocukluk yılları, insanın görüşlerinin, dünyasının şekillendiği yıllardır, pek tabii sonraki yıllarda yaşananlar çocukluğun izlerini taşır. Eserde, Sultanmurat ve arkadaşları, sevgilisi Mırzagül, Manas’ın kahraman çocuklarının hikâyesi dile getirilir. W. Levtchenko, yazara neden ısrarla savaşı işlediğini sorduğunda; şu anda savaşın olmamasının, onun unutulacağını, tekrar olmayacağını düşünmeyi gerektirmediğini söyler. “Bütün sanatlarda bu yapılmalıdır. İnsanlık bu sayede savaşa karşı uyanık tutulabilir. İnsani açıdan olmak kaydıyla bu konu devamlı olarak işlenmeli.” der.

Sultanmurat turnaların erken gelmelerinin iyiye işaret sayıldığını hatırladı. Eyerin üzerinde doğrulup geriye bakarak Anatay’a seslendi: “Erken geldiler, çok iyi haber! Ürün bol olacak! Bereketli olacak!”
(…)
Olanca hızlarıyla, büyük bir coşkuyla koşuyorlardı. Yakından göreceklerdi turnaları. Kocaman, harika kuşlardı herhâlde. Nasıl, nasıl da hızlı koşuyordu! Sultanmurat! Toprak ayaklarının altından kayıp gidiyor, daha ilerideki topraklar da ona doğru koşuyordu. Karşıdaki karlı dağlar da, süzülüp açılan ve üzerlerinden gözünü ayırmadığı turnalar da ona doğru koşuyordu. Koşmaktan, duyduğu sevinç ve coşkudan, tıkanacak gibi oluyor ama turnalara doğru koşarken, “Ah!” diyordu, “Turnaların birinden bir kanat, bir tüy düşse ne iyi olurdu!”. Onu alıp saklayacak, sonra Mırzagül’e verecekti. Bütün olanları, bütün gördüklerini anlatacaktı ona. Yeter ki bir kanat geçirsin eline, yeter ki yakından görsün turnaları! Koşuyordu ve yüreği de Mırzagül’e olan sevgisiyle dolup taşıyordu. Ah bir tüy geçirse eline! Hemen koşup giderdi ona doğru... Elinde bir turna tüyü, ona doğru...


İnsanın temel meselelerini, aşkını, hasretini, düşüncelerini kısacası insanı anlattı Cengiz Aytmatov. Kökü Manas’tı. Gelenekten geleceğe uzanıyordu düşünceleriyle. Yepyeni ufuklara açılıyordu. Çocukluğunda dinlediği masallar, gençliğinde hasret ve hüzünle eşlik ettiği şarkılar, ozanların yaktığı türküler dünya görüşünün temelini oluşturdu. İnsanların gönlünü kazandı eserleriyle. Dünyanın dört bir tarafında okundu.
O, yazılmamış bir tarihin dilini keşfederek sadece insanları ve tabiatı değil, insanın ve tabiatın hâllerini bu dille anlatıyor eserlerinde. Okuyucuyu çeken de onun bu özgün kurgusu ve üslubu oluyor.  

Bu eşsiz eser Ötüken Neşriyat farkıyla okurlarla buluşuyor.Kitabı kitapyurdu.com'dan 5-6 lira gibi cüzi fiyatla alabilirsiniz.
gizle

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN ÇATISI:EVEREST

Everest dağı Dünya üzerindeki en yüksek rakıma sahip dağ olup Nepal ile Çin ülkelerinin sınırında yer almaktadır.28 derece kuzey enlemi ve 87 derece doğu boylamı ile geometrik konumu ifade edilebilecek olan Everest Dağı sahip olduğu Dünya’nın en yüksek dağı unvanı sayesinde oldukça meşhur ve dağcıları cezbediyor. Dünya’nın en yüksek dağı Everest 8 bin 848 metre yüksekliğindedir ve yaklaşık 60 milyon yaşındadır. Everest Dağı zirvesinde sıcaklık yazın -35°C ye kadar düşebilir ve saatte 320 kilometre hızında rüzgarlar esebilir. 5 bin 300 metreden sonra yıl boyu kar ve buz vardır. Everest Dağı Tibetçede “Evrenin Tanrıçası” anlamına gelen “Chomolungma” olarak, Nepal’de ise “Gökyüzünün Tanrıçası” anlamına gelen “Sagarmatha” olarak adlandırılır.   Everest Dağı, Dünya’nın en yüksek dağı olmasının yanında üzerinde bulunan 50 ton çöple Dünya’nın en kirli dağlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. İstatistiki olarak Everest Dağı zirvesine çıkmayı başarabilen 100 dağcıya karşıl...

LİNYİT YATAKLARIMIZ NASIL OLUŞTU? #2

Kısa bilgi paylaşım serimizde 2.bilgiyi veriyorum.Ülkemizde yüksek miktarda bulunan linyit  yataklarımız nasıl oluştu? Üçüncü jeolojik devirin ikinci yarısında (Neojen) Anadolu'da yağışlı ve sıcak bir iklim hüküm sürmüş ve bu koşullar bitki örtüsüne de yansıdığı için gür bir bitki örtüsü oluşmuştur.İşte bu bitkilerin kalınıtları göl diplerinde çökelerek bugünkü linyit yataklarımızı oluşturdu. kaynak:TürkiyeCoğrafyası/CemallettinŞahin,HayatiDoğanay/GündüzEğitimYay./2003/Ankara/s.14

BELGESEL TAVSİYESİ:İNSAN DOĞAYA KARŞI

  Yaklaşık 10 yaşımdan beri izlediğim bir belgesel dizisi.Coğrafya konusunda daha da ilgilenmemi sağlayan belgesellerden bir tanesi.Bear Grylls'in yediği inanılmaz şeyler,geçtiği coğrafyalar,verdiği tavsiyeler belgeseli izlenir kılan özelliklerdir. En çok sevdiğim bölümlerden bir tanesi de Romanya'da Transilvanya Ormanları'nda geçen bölüm olmuştu.Orada bir  ayı ile karşı karşıya gelmişti Bear.Ayrıca Bear'ın yediği ilginç şeyler de dikkatimi çok çekmişti.Adam her bulduğunu yiyordu. Hatta bir bölümde Fil dışkısının suyunu içmişti,birinde de bir hayvanın dışkısını yemişti.Yediği şeyler tabiki her zaman pis şeyler olmadı.Bazen balık tuttu balık yedi,tavşan avladı tavşan ziyafeti çekti.Hatta Sibirya'da da bir geyik avlamıştı.Bazen benimde,güzel şeyler yediğinde,canım çekiyordu:) Belgeselde sevdiğim diğer bir konuda doğada gece barınabilecek bir yer inşaa etmesiydi.Her bulduğunu değerlendiren Bear eşsiz barınaklar inşaa ediyordu. Sizde eğer farklı coğrafya...